Astroloji, göksel cisimlerin ve astronomik fenomenlerin, insan karakteri ve kaderi üzerine etkilerinin olduğu önermesini konu alan, bilimsel gerçekliğe sahip olmayan sözdebilim. Yunanca yıldız anlamına gelen 'astro' ve bilgi anlamına gelen 'logos' kelimelerinden türemiştir.
Astroloji, Mezopotamya'da başlayıp Yunan uygarlığında geliştirilip günümüze kadar gelen gezegen ve yıldızların insanların üzerindeki etkisini yorumlayan oldukça eski bir bilim dalıdır. Astroloji bir bilim dalı olarak diğer bilim dallarını da asırlarca etkilemiştir. Ama günümüzde bu etki gittikçe azalmıştır. Astroloji gücünü yüzyıllar süren gözlem ve araştırma birikiminden alır.
Astrolojide kullanılan gözlemler, ölçümler ve hesaplamalar birtakım sembolik kalıpların çevresini belirlemek için kullanılır. Astroloji hayatın sosyal, ekonomik, politik, duygusal ve diğer önemli alanlarını incelemenize ve bu konularda tahminlerde bulunmanıza yardımcı olur. Astroloji ile ilgilenenlerin yüzyıllarca süren gözlemleri ve çalışmalarıyla astrolojinin yoruma dayalı açıklamalarını kapsayan geniş bir bilgi ağı oluşturuldu. Bu bilgilere daha sonra kendini iyi yetiştiren modern astrologlar da katkıda bulundu. Astrologlar insan bilincinin profilini çıkararak bunu deneyimler tanımlamak için bilimsel veriler olarak kullanılır.
Çağımız astrologları sayısal bilimlerinden toplanan bilgilerden de yararlanarak bunu astrolojide kullanırlar. Astroloji fırsat zamanlarını, şanslı dönemleri, doğum haritanızda sizi güç durumda bırakan dönemleri, gecikmeleri gösterir. Gezegenlerin uygun olduğu şanslı dönemlerde, hiçbir şey yapmadan beklerseniz bu fırsatları kaçırabilirsiniz. Ama bu dönemlerde gerekli çabayı ve azmi gösterirseniz tüm güçlükleri aşabilir, üstelik farkında bile olmadığınız içinizdeki gücü açığa çıkarabilirsiniz. Astroloji derin ve geniş bir alanı kapsayan bir temele dayanır. Astrologlar kâinattaki her şeyin birbirine çok derin bağlarla bağlı olduğuna inanır.
Dünya ve dünya üzerinde yaşayanlar, bir vücut ve hücreleri gibi birbirine bağlıdır. Astrolojinin bir yanı da bize bilinçli olarak bu dünyanın anlamını ve bu anlamı hayatlarımıza uygulayışımızı gösterir. Astrolojinin temelinde sembollerle akıl yürütme ve tümevarım bulunur. Diğer pek çok bilim dalıyla bağlantısı olan Astroloji sayesinde, doğum haritasının yorumlanmasıyla insanın kişiliği, hayatı, keşfedilmemiş potansiyelleri, yetenekleri ve ilerleyen zamanlardaki dinamizmi çok rahat tespit edilebilir.
Geniş bir açıdan ele alındığında astroloji, güçlü sembollerin anlamlı bir şekilde yorumlanmasıyla ilgilidir. Görünüşte karmaşık ve birbiriyle alakasız gözüken olayların doğru bir astroloji bilgisi çevresinde aslında bizimle direk bağlantılı olabileceği ve bunların bize günlük hayat deneyimleri olarak dönebileceği ortaya çıkar. Dünya varolduğundan beri insanın yaşamını sürdürmesi için doğaya karşı verdiği savaşta kullandığı en etkili araçlardan bir tanesi de Astrolojidir.
Astroloji insan yaşamının ilk dönemlerinde gök yüzünden meydana gelen anlaşılmaz doğa olaylarını kontrol etme çabası sonucunda ortaya çıkmış olan, bugün artık bilimsel değeri tartışılan bir bilimdir. Astrolojide en önemli gezegen Güneştir. Çünkü tüm burçlar üzerinde belirleyici bir etkisi vardır.
Astroloji konusunda belki şu ya da bu şekilde bir fikir sahibisiniz. Belki de bir arama motorundan ulaştığınız bu sayfalar hakkında henüz hiçbir fikriniz yok. Her ne olursa olsun, bu yazıyı okuduktan sonra astroloji ile ilgili eskisinden daha farklı bir bakış açısına sahip olacağınızı düşünüyorum.
Geriye doğru dönüp baktığımda astroloji ile ilk tanıştığım günlerden bu yana 27 yıldan daha uzun bir zaman geçtiğini görüyorum. Astroloji ile uzun yıllar boyunca ciddi bir araştırmacı olarak ilgilendim. Bilgisayar mühendisliğinde yüksek lisans yaptığım 1988 de astroloji yazılımları geliştirdim. 1999 yılında kurduğum Yorumcu.com sayesinde bilgi ve çalışmalarımı büyük kitlelere aktarma imkanı buldum.
Bana göre astroloji, yaşadığımız olayların nedenlerine açıklama getirmekten çok hayattaki asıl amacımızı anlamamıza ve kavramamıza yardımcı olur. Ayrıca astrolojik incelemelerde bulunmak, bize başımıza gelenler için suçlayacak herhangi bir dış etken vermek yerine, içinde bulunduğumuz durumda ne yapmamız gerektiğine dair sezgisel bilgiler sunar. Bence astroloji ancak şu şekilde değerlendirildiğinde gerçekten amacına ulaşmış olur: insanın gezegensel hareketleri algılayışıyla yaşadığı olaylara anlam vermesi arasında bir uyum ve ilişki vardır ve bu ilişkiyi herkes farklı şekilde anlayıp kavrar.
Bir yapıda çeşitli kalıplar arayıp onları bulduğumuzda, konuyla alakasız olduklarını düşünerek aramadıklarımızı göz ardı ederiz. Aslında bunun nedeni gerçekten de konuyla alakasız olmalarıdır. Uzak yıldızlarla kendi benliğimiz arasında kişisel bir ilişki kurma çabamızın altında geçmişten beri (binlerce yıllık insanlık tarihi boyunca) birikmiş efsanevi manalar yatar. Bu manalar gökyüzünde yıldızlar arasında meydana gelen olayların gözlemlenmesinin yanı sıra Güneş’in, Ay’ın mevsimsel hareketleriyle zaman zaman gerçekleştirdikleri tutulmaların tekrar tekrar gözlemlenmesiyle ilişkilendirilir.
Çok eski zamanlarda, henüz televizyon evlerimize girmemişken insanlar yüksek tepelere oturur birbirlerine yıldızları işaret eder, onların neden gökyüzüne bu şekilde yerleştirildiğine dair hikayeler uydururlardı. Elbette bütün bu hikayeler aslında insanların gerçek yaşamda karşılaştıkları olayların birer yansımasıydı ve göklere yansıtılan bu kişisel deneyimler eninde sonunda onları yaşayanlara geri döndüğünde sanki gökler tarafından da onaylanmış gibi algılanırdı. Örneğin, bildiğim bütün kültürlerde haftanın günlerine gezegenlerin gökyüzündeki hareketlerine göre isim verilmiştir ve bütün takvimler Güneş’in ve Ay’ın birbirlerinden farklı yörüngelerini ortak bir noktada buluşturmanın yollarını arar.
Astrolojiyi bir dil olarak düşünürsek, onun özgün bir psikoloji dili olduğunu da kabul edebiliriz. Diğer bir deyişle, astrolojiyi insan doğasını tanımlayan, açıklayan bir dil ve hatta insan doğasının hiç bitmeyen gözlemlerinden etkilenerek geliştirdiği sürekli geribildirim mekanizmasıyla kendi oluşturduğu bir dil olarak görebiliriz. Nasıl bir şiiri şekillendiren en önemli şey yazıldığı dilse, astroloji de bugüne kadar tanımladığı ve açıkladığı ruhları, zihinleri şekillendiriyor olabilir.
Dolayısıyla, gökyüzünde meydana gelen olaylarla dünyada yaşadığımız olaylar arasında objektif bir etyolojik uygunluk yoktur. Gökyüzünde meydana gelen ve algıladığımız olaylarla dünyada yaşadığımız olaylar arasında kendi sınırlı insan doğamızla farkında olmadan teleolojik bir ilişki kurarız. Bu şekilde yaşamlarımızda meydana gelen her şeye anlamlı bir amaç bulmak isteriz.
Düğüm eksenleri (nodal axes) gibi genel prensiplerin araştırmaya değer teorik yönleri vardır. Fakat ben yıllardır ilgimi bu işin özellikle teknik uygulama ve insanlara pratik olarak yararlı boyutuna yoğunlaştırmaya çalıştım. Birçok astrolog doğum haritalarına hala terapi niteliğinde iyileştirici bir yaklaşımdan çok, teşhis ve tanıya yönelik bir yaklaşım gösteriyor. Teşhis (bana göre) henüz çözümlenmemiş bir durumu kavramlaştırır ve ona bir isim verir. Terapi ise çözümlenmemiş meseleyi bir çözüme ulaştırmanın yollarını arayıp bulmayı amaçlar.
Bugün astrolojiden yararlanmayı çok kısa sözlü anlatımla sınırlı tutmayı tercih ediyorum. Diğer bir deyişle, karşımdaki kişi astrolojiyle ilgili kişisel bir deneyiminden bahsetmediği sürece astrolojiden özel olarak yararlanmamaya çalışıyorum. Böyle bir durumla karşılaşırsam karşımdakinin deneyimini, bir rüyanın anlamını araştırır gibi araştırırım. Yani onu yaşayan kişi için yaşadığı şekliyle ne anlam ifade ettiğini, nasıl bir önemi olduğunu bulmaya çalışırım.
Kaderde yazılanın sadece akıl yoluyla önceden bilinebileceği ve açığa çıkarılabileceği şeklindeki akademik inanç hatalıdır. Bunun yerine ben kaderin sadece olayları gerçek zamanda kendi akışına bırakmakla (ve onlara iştirak etmekle), onları meydana geldikleri anda dikkatlice gözlemlemekle açığa çıkarılabileceğine, açıklanabileceğine inanırım. Kader (bana göre) rüyalarımız ve kendimizi içinde bulduğumuz dünya arasında kaçınılmaz olarak ortaya çıkan diyalog süresince oluşan hikayedir.
Rüyalarımız ve hayallerimiz gerçek yaşamda sahnelenirken değişirler. Tıpkı gerçek dünyanın hayallerimiz ve düşlerimiz tarafından değiştirildiği gibi.
Yorumlar
Yorum Gönder