Astroloji Bilim mi? Astroloji Bilim Dalı Mı? Astronomi Astroloji Farkı Nedir? Astroloji Pozitif Bilim mi?
Günümüzde hala tartışması yapılsa da astrolojinin varlığı yadsınamaz; astrologların yanı sıra dünyadaki büyük bir kesim tarafından giderek artan oranlarda kabul görmektedir. Bilinmezlik duvarlarının çerçevelediği yaşam evinde, duvarların ötesine olan merak çok varsayımlı denklemlerin üretimesine neden olurken, birden fazla çözümleri de gündeme getirmektedir. Evrende, etki-tepki prensibiyle bir aile oluşturan değişim ve çatışmaların yarattığı nedensilliklere "Astroloji" uygun bir şekilde yaklaşarak, kozmosun sisleri arasında insanlara sempatik bir şekilde yol göstermektedir.
Astronomi gerçeklerle ilgilenirken, astronominin geçmişinde yer alan astroloji nasıl oluyor da hala günümüzde önemini yitirmeden insanlığın hizmetindedir!
Bu sorunun cevabını verebilmek için tarihte kısa bir yolculuğa çıkmakta fayda var. Çünkü insanlık tarihinde en uzun süreyle ve pek çok kişinin katılımı ile en çok tartışılan konulardan bire de dinlerden sonra astrolojidir.
Biraz Geçmişte Yolculuk
İnsanoğlu asırladır belirsizlikle mücadele etmektedir. Bunun için yaşadığı ortamı ve çevre şartlarını anlamaya çalışmakta ve onlara anlamlar yüklemektedir. Asırlar öncesindeki en büyük problemi olan zor doğa olayları ile başa çıkabilmekti. Avcı-toplayıcı çağından yerleşik, tarım toplumuna geçiş ile birlikte ekin zamanlarını bilme ve suların ne zaman yükseleceğini tahmin etme gibi durumlar insanoğlunun gündemindeki önemli konulardı. Bu durumlarla başa çıkabilmek, zamanı bilmeyi ve bir takvim geliştirmeyi gerektirmiştir. Bu gibi durumlar ve geceleri ışık kirliliği gibi bir problemin olmaması muhteşem görünen gökyüzünün ne anlama geldiğini de o zamanların bilim adamı diyebileceğimiz kişilerin gözlemleri ve yaratıcılıkları ile çeşitli anlamlar kazanmıştır.
Bu gözlemleri yapabilmek için Zigguratlar, Piramitler, Stonehenge vb. ilginç binalar inşa etmişler ve gördükleri yıldızları, gezegenleri hep bir şeylere benzetmişler.
Ziggurat Piramitler Stonehenge
Dolayısıyla insanoğlu binlerce yıl önce hem doğanın acımasızlığı hem de bu gökyüzündeki gizemli parlak şeyler ile ilgili soruları cevaplamaya çalışmışlardır.
Bundan yaklaşık 6000 yıl önce insanlar “Medeniyetler Beşiği” Mezopotamya’da bu soruları yanıtlamaya çalıştılar. Güney Babil’de Keldani isimli kavim, geleceğe ilişin kararlar verebilmek, hükümdarları yönlendirmeleri için yıldızlara bakar ve ayın devrelerine bakarak ayları sayarlardı.
Akşam gökyüzünün batısında hilal görünmesi, 29 – 30 günlük yeni bir ay ayının başlangıcını işaret ederdi. Bu zamanlarda, yazın ilk hilali Aslan Takımyıldızlarının içinde görünürdü. Keldanililer ayın, her ay başka bir takımyıldızını kaplayarak, her akşam daha doğuda göründüğünü fark ettiler. Başak’tan geçerek Terazi’ye ve her yıl aynı takımyıldızlardan geçiyordu. Binlerce yıl sonra, Grekler bu takımyıldızlarına “Hayvan çemberleri” veya Zodiakos Kyklos – Zodyak dediler.
Ay takvimi akıllıca olsa da, Keldanililer’i zor bir problemle baş başa bıraktı: Bu takvim onlara bir yılda yalnızca 354 gün veriyordu – bir yıldan yaklaşık 11 gün eksik. Takvimlerinin amacı, gelen mevsimleri tahmin edebilmekti. Ne zaman tohum ekeceklerini, ne zaman biçeceklerini veya ne zaman yağmur beklemeleri gerektiğini bilmek istiyorlardı. Ancak 20 yıl içinde 11 gün hatalı takvimleriyle, mevsimler 6 ay senkronizasyon hatası oluşturacaktı. Doğal olarak 365 günlük takvimlerini tamamlamak için daha çok araştırmaya ihtiyaçları vardı. Keldanililer bunu çözmek için gezegenlere yöneldiler.
Gezegenlere, diğer yavaş hareket eden yıldızlara oranla daha hareketli oldukları için bibbu yani ‘vahşi keçi’ ismini takmışlardı. Görebildikleri gezegenler - Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn – Ay gibi Zodyak’da geziyorlardı. Keldanililer’e göre Zodyak daha önemliydi.
Keldanililer, gün batımından gün doğumuna kadar gökyüzünü incelerken büyük bir keşif yaptılar. Gündüz gökyüzü aydınlandığında doğuda ufka en yakın bir burç takımyıldızını gördüler. Örneğin bunun Yay olduğunu varsayalım. Güneşin bir sonraki takımyıldızına düşmesi gerektiğini düşündüler yani Oğlak. Bu yükselen takımyıldızı yıl boyunca değiştiği için, Zodyak’ta Güneş’in Ay ve gezegenler gibi aynı yolu izlemesi gerekirdi.
Keldanililer gece gökyüzünde özel önemi olan 12 takımyıldızını seçti – Yılın tüm dolunayları için birer tane. Zodyak yolunu, Güneş, Ay ve gezegenlerin geçtiği yol olarak tanımladılar.
Daha net bir takvim arayışındayken, böylece astrolojinin oluşumunu yaratmış oldular.
Tanrılar ve Falcılık (Büyü)Hammurabi
Binlerce yıl boyunca Mısır ve Babil, Sümer rahipleri gökyüzünü bakarak detaylı gözlemler yaptılar ancak yıldızların ve gezegenlerin esas doğası akıllarına gelmedi. Daha çok cennet ve cehennem tasviri ile ilgilendiler.
Neticede her gezegen bir Tanrı veya Tanrıçayla belirlendi. Bunlar da çok ufak değişikliklerle Yunan veya Roma mitolojisine girdiler.
M.Ö. 300 yıllarında yaşayan Yunanlılar, gezegen ve takımyıldızlarının insan ilişkileri üzerindeki etkisini ilk biçimlendirenler oldular. Bu etkilerin çoğu, eski Babil mitolojisi ile kendi mitolojilerinin karışımıyla oldu. Örneğin Mars Savaş Tanrısı olduğu için Mars gezegeni savaş, kan ve ateşle ilgilidir. Genellikle kötü bir işarettir. Venüs Aşk Tanrıçası olduğu için Venüs’ün etkisi zevk, çocuk, şans ve zenginliğe dairdir, yani iyiye işarettir.
Yunanlılar aynı zamanda astrolojiye sihirli uyum teorisini uyguladılar. Çünkü “Boğa” adı verilen takımyıldızı insanları boğa gibi yapan bir etki yaratırdı – Bu etkiyle daha inatçı, dik kafalı ve zeki olmayan tavırlara girerlerdi. Astroloji o zaman üç ayrı disiplinin tuhaf birleşimi oldu:
Bilim: Güneş’in, Ay’ın ve gezegenlerin hareketleri;
Din: Yunan ve Romen mitolojisi Tanrıları;
Büyü: Bir takımyıldızı ile onun insanlar üzerindeki etkisine dair doğaüstü kural
Babil ve Mısır’da devletin ve hükümdarın geleceğini bilmek adına yapılan astrolojik çalışmalar, giderek mitolojik bir hal almış ve sonunda bireylerin hayatlarına girmiş, doğum tarihi ve yerinden yola çıkarak iyice kişiselleşmiştir. Birinci Dünya savaşı sonrasında giderek canlanan ve bilimdeki onca ilerlemeye rağmen popülerliği artan astrolojinin ne yaptığına biraz daha yakından bakalım.
Astroloji Gerçekte Ne Yapar? Yanıtlanması Gereken Sorular…
Bilimsel düşüncenin popülaritesi arttığı için pek çok astrolog işlerine astroloji “bilimi” derler. Ve yukarıda yazılanlardan okuduğunuz gibi gerçekten bunun bilimsel bir bileşeni vardır - astronomik yönü. Astrolojinin dini ve sihirli bileşenlerini göz ardı etsek bile bilimsel olarak ne kadar geçerlidir? Bu sorunun cevabı için astrolojinin burçlarını inceleyerek başlayabiliriz. Astrolojide en sık sorulan soru “Burcun ne?” sorusudur. Spesifik olarak bu soru “Sen doğduğunda Güneş hangi Zodyak işareti üzerindeydi?” sorusudur. Cevap göründüğü kadar basit değildir.Zodyak Kuşağı
Astrologlar zodyak’ı “Burçlar” denilen 12 eşit parçaya böldüler. Her burç zodyak’taki 12 takımyıldızından biri tarafından yönetilen alanı temsil eder. Astrologlara göre Güneş yaklaşık 30 gün her burcun “içinde” bulunur.
Bu sistem bize halkın aşina olduğu horoskop tablosunu verir. Bunlar gazetelerde ve magazinlerde gördüğümüz tablolardır. Bu tabloya göre 10 Kasım’da doğan bir kişi “Akrep” burcunda doğmuştur. Ancak 10 Kasım’da gökyüzüne baktığımızda Güneş’in Akrep takımyıldızında olmadığını görürüz. Güneş Terazi takımyıldızındadır.
O zaman bu kişide nasıl özellikler beklemeliyiz? Akrep mi Terazi mi? Zodyak'taki tüm burçlar aynı problemle karşı karşıyadır: Her takımyıldız Zodyak’ta önceki takımyıldıza ait olan alanı kullanır.
Bu her zaman böyle değildi. Yaklaşık 2200 yıl önce , Güneş burcuna göre tüm doğum tarihleri belirleniyorken burçlar takımyıldızlarıyla eşleşiyordu. Ancak o zamandan beri takımyıldızları yaklaşık 25º kaydı.
Dünyanın presesyon, “devinim” denen alışılmadık hareketi bu kayışın nedenidir. Güneş ve Ay'ın yer çekimi etkisi yüzünden Dünya'nın ekseni yavaşlayan bir topaç gibi sallanır. Dünya 26000 yılda bir, bir devinim periyotunu tamamlar.
Devinim, eski Yunan günlerinden beri Zodyak burçlarını yaklaşık bir takımyıldızı batıya taşıdı. Devinimsel kayış devam edecek ve günümüzden 24000 yıl sonra burçlarımızı tekrar isimlendirildikleri takımyıldızı ile eşleşene kadar bu hata artacak.
Eğer modern astrologlara bu devinimi sorarsanız, muhtemelen bunun bir önemi olmadığını söyleyecekler. Takımyıldızlarının değil burçların önemli olduğunu belirtecekler. Ancak takımyıldızları olmadan burçlar sihirli güçlerini nereden alacaklar? Akrep takımyıldızı olmadan Akrep burcunun Akrepsi ne özelliği olabilir? Boğa takımyıldızı olmadan Boğa burcunun ne anlamı var? Astrologlar yıldızların konuyla ilgisiz olduğunu söylerse, yıldızların etkilerine nasıl inanabiliriz?
Astrolojinin Yüzleşmesi Gereken Gerçekler
Bilim adamlarının çok sayıda yaptığı gözlem ve deneylerle defalarca aynı sonucunu elde ettiği ve yanlışlanana kadar gerçekler olarak kabul edeceğimiz bilgiler ışığında astrologların yanıtlaması gereken çok sayıda problem olduğunu görmekteyiz.
Olağanüstü iddialar olağanüstü kanıtlar gerektirir - Carl Sagan
1. Zodyak içerisindeki burçlar 30 derece genişliğinde 12 eşit burç değildir.
Astrolojik bilgilerin devinimle değişmesini göz ardı etsek de, hala pek çok ikilem vardır. Astrologların yaptığı gibi Zodyak’ı (360º) 12 eşit parçaya bölersek, her burç 30º genişliğinde olur. Astrologlar Güneş’in her burçta 29-32 gün geçirdiğini söylüyor. Bu gökyüzünde gördüğümüz ile gerçekten büyük bir fark oluşturur. Güneş’in her Zodyak takımyıldızından geçişi aşağı yukarı 30º’dir. Güneş’in her takımyıldızında geçirdiği zaman Akrep Takımyıldızı için 7 günken Başak Takımyıldızı için 45 gündür. Horoskop, doğum tarihleri tablosunu gökyüzündeki takımyıldızlarının tablosuyla karşılaştırın. Güneş,doğum tarihinizde, 1 ila 7 gün arasında bir sapma nedeni ile düşündüğünüz takımyıldızında olmayabilir.
Güneş her yıl 1-17 Aralık arası Zodyak’ta bulunan Yılancı Takımyıldızının önünde bulunur. Yılancı Takımyıldızı, Akrep ile Yay takımyıldızları arasında bulunur. Güneş tuhaf bir şekilde yılda 17 gün Yılancı Takım Yıldızında geçirirken, Akrep’te 7 gün geçirir. Ancak geleneksel astroloji Yılancı Takım Yıldızını göz ardı eder.Bu bilgilerin ışığında burçları yeni takvimi aşağıdaki gibidir. (üzgünüm)
Yorumlar
Yorum Gönder